Covid 19 mRNA Aşıları

Covid 19 mRNA Aşıları Sadece Başlangıçtı

COVID-19: “Bast ve Bast – Yeniden Başla”…
Alexander GavrilinAlexander Gavrilin
bugün 09:09 1 538

Koronovirüs ile ilgili iki haber:

1 – Bill Gates, Vancouver’daki TED2022 konferansında konuştu ve DSÖ tarafından koordine edilecek olan gelecekteki pandemileri önlemek için 3.000 doktor, epidemiyolog ve diplomattan oluşan bir ekip oluşturmak için bir milyar dolar yatırım yapmayı teklif etti.

“Patron” (tırnak içinde alıntılanmıştır), konferans mekanını toplayan komplo teorisyenlerine (onlara deli diyorlar) yakındı:

“Gates Vakfı aşılar konusunda çok aktif, yeni aşılar icat ediyor, aşı üretimini finanse ediyor ve GAVI gibi ortak çabalarla bunun on milyonlarca hayat kurtardığı için çok gururluyuz. Dolayısıyla birinin bunu söylemesi biraz ironik. aşıları insanları öldürmek ya da para kazanmak için kullanıyoruz ya da bir salgın başlattık. Bakın, aşılar bir mucize ve çok daha fazlasını yapabiliriz” dedi.

Gates ayrıca insanların ondan hoşlanmamasını oldukça garip bulduğunu da sözlerine ekledi.

https://www.insider.com/bill-gates-says-anti-vaccine-protests-weird-crazy-ted-2022-4

2 – Dünya Sağlık Örfütü Mayıs tatillerinde yeniden aşılanma ve maske takmayı ve böylece dışarıda daha fazla zaman geçirmeyi önerdi:

“Klasik önlemler – ilki, altı aydan daha geç olmayan bir hastalıktan sonra da dahil olmak üzere yeniden aşılamadır, kalabalık yerlerde maske rejimi tutmanızı ve elbette Mayıs tatillerinde temiz havada daha fazla zaman geçirmenizi öneririz, kesinlikle güvenlidir “…

https://tass.ru/obschestvo/14421661

Yüzer Elektrik üreten Rüzgar çiftliği

Norveç Kuzey Denizinde Eyfel Kulesi yüksekliğinde Yüzer Elektrik üreten Rüzgar türbin çiftliği geliştiriliyor


Foto Wind Catching Systems
Norveçli şirket Wind Catching Systems başladı tasarım yaklaşık 80.000 eve elektrik sağlayabilecek güce sahib bir yüzer rüzgar türbin çiftliği projesi geliştirdi.

Tasarım, çerçeve üzerinde bulunan yüzden fazla rotor sağlar. Yüksekliği yaklaşık 300 metredir ve bu göstergeye göre Eyfel Kulesi ile karşılaştırılabilir.

Şirket temsilcilerin hesaplarına göre, sadece bir yüzer türbin kurulumu en güçlü modern 5 ad kara türbinlerden ürettiği kadar elektrik üretebilecek.
Aynı zamanda, elektrik maliyeti 2 kat azalacaktır deniliyor.

Günümüzde yüzen türbinler, sığ suda kurulu sabit türbinlerle karşılaştırıldığında daha avantajlıdır. Sonuçta, özellikle kuvvetli rüzgarların olduğu yerlerde çalışabilirler ve güçlü enerjilerini elektrik üretmek için kullanabilirler. Bununla birlikte, bu tür türbinler genellikle çok büyük kanatlara sahiptir ve bu da tesislerin yalnızca saniyede yaklaşık 11 metre rüzgarla çalışmasına izin verir.

Rüzgar Yakalama Sistemleri, yüzer bir elektrik santralinin yapımında 15 metreden uzun olmayan kanatlı çok sayıda küçük türbin kullanarak bu sorunu çözmeyi umuyor. Bu tür kanatlar daha hızlı dönebilir ve 18 m/s’ye kadar esen daha güçlü rüzgarları kaldırabilir. Bu da yüzer istasyonun bundan dolayı daha fazla elektrik üretebileceği anlamına geliyor.

Doğru, bugün yüzer türbinler tarafından üretilen elektriğin maliyeti, yenilenebilir kaynaklardan diğer teknolojiler kullanılarak elde edilen elektriğin maliyetini aşıyor. Bunun nedeni, bu tür ekipmanların kurulumunun ve bakımının pahalı olmasıdır. Norveçli şirket, bir platformda aynı anda birkaç rotor kurarak bu eksikliğin önlenebileceğine inanıyor.
Geliştiriciler ayrıca böyle bir kurulumun uzun bir hizmet ömrüne sahip olacağını söylüyor. Ve bu aynı zamanda ürettiği elektriğin maliyetini azaltmaya da yardımcı olacaktır.

kaynak: https://www.epochtimes.com.ua/ru/novye-tehnologii/v-norvegii-razrabatyvayut-plavuchuyu-vetryanuyu-elektrostanciyu-vysotoy-s-eyfelevu-bashnyu-foto-140503

Kuantum Dolanıklığı


Işık Hızından En Az 10 Bin Kat Daha Hızlı Bir İletişimin Mevcut Olduğu Teori: Kuantum Dolanıklığı

Işık Hızından En Az 10 Bin Kat Daha Hızlı Bir İletişimin Mevcut Olduğu Teori: Kuantum Dolanıklığı
Zamanında Einstein’ın reddettiği fakat sonradan varlığı kanıtlanan bu durum – kesinlikle üzerinde düşünmeye değer.

Kuantum dolaşıklığı şudur
en basit haliyle kuantum dolanıklık, iki veya daha fazla sayıdaki kuantum taneciğinin birbirlerinden ne kadar uzakta olursa olsunlar birbirleriyle eşzamanlı olarak etkileşebileceğini yani haberleşebileceğini ifade eder. daha basit bir ifadeyle aynı orijinden gelen tokya’daki bir elektron ile istanbul’daki bir elektron birbirleriyle kuantum dolanıklık sayesinde eşzamanlı olarak haberleşebilmektedir. bu teorik öngörü daha sonra gelişmiş pek çok laboratuvarda şüphe götürmez şekilde deneysel olarak ispatlanmıştır.

1930’larda, Albert Einstein’ın kuantum mekaniği konusunda çekinceleri vardı. Bunun üzerine geliştirdiği teoriye göre gelişigüzel bir uzaklıkta da olsa evrende bir noktada olan bir olay bir başkasını anında etkiliyordu. Buna “uzaktan hayalet etki” ya da “uzaktan etkileyen korkutucu eylem” dedi. Çünkü bu tarz bir olayın saçma olduğunu düşünüyordu. Bu ışık hızından hızlı iletişim demekti ki bu görelilik kuramı ile çelişen bir durumdu. Şimdilerde ise bu deneyi yapabiliyoruz ve bulduğumuz şey gerçekten korkutucu bir olay.

Öncelikle spin (dönüş) denen olayın ne olduğunu anlamamız lazım.

Tüm temel parçacıkların bir dönüşü vardır. Hayır, aslında gerçekten dönmüyorlar. Ancak benzetme uygun bir benzetme. Açısal momentuma sahipler ve uzayda belli bir yönleri var. Şimdi, bu parçacığın dönüşünü ölçebiliriz, ancak öncelikle ne taraftan ölçeceğimizi seçmemiz lazım. Ve bu ölçümün sadece iki sonucu olabilir. Ya parçacık ölçümün yapıldığı yön ile örtüşecek ki buna yukarı dönüş (spin up) diyoruz ya da parçacığın dönüşü ölçümün yapıldığı yönün tersine olacak ki buna da aşağı dönüş (spin down) diyoruz.

Kuantum Mekaniği ile ilgili diğer içerikler ›
Kuantum Dünyası: En Temel Bilim Dalından En Meşhur Zırvalara Kuantum Röportajı (Emre Oral, Pozitif İnfotropizma)
Kuantum Fiziği Hangi Bilimkurgu Fikirlerini Gerçek Kılabilir?
Higgs Bozonu’nun Bulunamadığına Yönelik Şüpheler Asılsız!
Peki, parçacığın dönüşü dikey olmasına rağmen biz ölçümü yatay olarak yaparsak ne olur? Bu durumda parçacığın yukarı ya da aşağı dönüşü olması ihtimali yüzde 50 olur. Ve ölçümden sonra parçacık sahip olduğu dönüşü sürdürür, yani dönüşü ölçmek parçacığın dönüş yönünü de otomatikman değiştirmiş olur.

Peki, parçacığı dikeyden 60 derece gibi bir açı ile ölçersek ne olur? Bu durumda parçacık daha çok ölçümün yapıldığı yönde döndüğü için 3/4 kez yukarı doğru, 1/4 kez de aşağı doğru döner. Bunun olma olasılığı açının yarısının kosinüsünün karesi ile ilişkilidir.

Bugün artık kuantum dolanıklık bilimsel bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
D.Salart ve arkadaşları isviçre telekom fiber iletişim hatlarını kullanarak Cenevre civarında ve aralarında yaklaşık 18 kilometre mesafe bulunan ve aynı kaynaktan gelen fotonların kuantum dolanıklık hızlarını ölçmüşlerdir.
Buldukları sonuç bilim dünyasını temelden sarsacak niteliktedir.
En basit ifadeyle iki foton arasındaki kuantum dolanıklık haberleşme hızı, ışık hızından minimum 10.000 kat ama ortalama 70.000 kat daha büyük olarak ölçülmüştür.

Olasılık (yukarı dönüş) = P(^) = cos (q/2)^2

Olasılık (aşağı dönüş) = P(⌄) = sin (q/2)^2

Einstein’ın önerdiği gibi bir deney bu parçacıklardan ikisini kullanarak yapılabilir, ancak belirli bir şekilde hazırlanmaları lazım. Mesela kendiliğinden enerjiden oluşmalılar. Evrenin toplam açısal momentumu sabit olmak zorunda olduğu için, bir parçacığın dönüşü yukarı yönlü ölçülmüş ise aynı yönde ölçülmüş olan diğeri aşağı yönlü olması lazım. Burada belirtmek gerekir ki sadece aynı yönde ölçülmüş parçacıkların dönüşleri birbirinin tersi olur.

İşte burada işler biraz garipleşmeye başlıyor. Tüm parçacıkların iyi belirlenmiş bir dönüş ile oluşmuş olduklarını düşünebilirsiniz, ancak öyle değil. Sebebi ise şu: Dönüşlerinin dikey ve birbirine ters olduğunu düşünün.

Eğer ikisini de yatay olarak ölçersek, her ikisinin de yukarı yönlü olma ihtimali 50/50 olur. Yani iki ölçümün de aynı yukarı yönlü sonucu verme ihtimali yüzde 50 olur ve bu açısal momentumun korunumu yasası ile çelişir. Kuantum mekaniğine göre bu parçacıkların belirli bir dönüşleri yoktur bile. Bu parçacıklar dolanıktır, ki bu basitçe dönüşlerinin birbirinin tersi olduğu anlamına gelir. Yani bir parçacık ölçüldüğü ve dönüşü belirlendiği zaman, anında diğer parçacığın ölçümünün vereceği sonucu biliyorsunuzdur. Bu titiz bir şekilde defalarca deneysel olarak test edildi. Hangi açı ile ölçüldüğü, hangi dedektörlerin kullanıldığı ya da birbirlerinden ne kadar uzak oldukları fark etmeksizin her zaman birbirlerinin tersi sonucu verdiler.

Şimdi durup bunun ne kadar çılgınca olduğunu düşünün. İki parçacığın da dönüşü bilinmiyor, siz birini ölçüyorsunuz ve anında öbür parçacığın dönüşünü biliyorsunuz, birbirlerinden onlarca ışık yılı uzakta olsalar bile. Sanki yapılan ilk ölçümün sonucu diğerinin sonucunu ışık hızından hızlı bir şekilde etkiliyor ki gerçekten de pek çok teorisyen sonucu bu şekilde yorumluyor.

Ancak Einstein bu gruba dâhil değil. Bu durum Einstein’in canını çok sıkmıştı. O da farklı bir açıklama getirdi; hangi açıdan ölçülürlerse ölçülsünler parçacıkların hangi dönüşe sahip olacaklarına dair gizli bir bilgiye önceden sahip olduklarını iddia etti. Sadece, ölçene kadar bizim bu bilgiye sahip olmadığımızı söyledi.

Parçacıklar uzayda aynı noktada oluştukları andan itibaren bilgi, parçacıkların içinde olduğu için parçacıklar arasında hiçbir sinyalin ışık hızından hızlı aktarılması gerekmeyecekti. Bilim insanları parçacıklar hakkında onları ölçünceye dek bilemeyeceğimiz şeyler olduğunu bir süre için kabul ettiler. Ama sonra John Bell bunu test edebilecek bir deney ile çıkageldi. Bu deney parçacıkların baştan beri gizli bilgi barındırıp barındırmadığını belirleyecekti.

Deney şu şekilde çalışıyor: İki tane dönüş dedektörü var ve her dedektör dönüşü 3 yönden birinde ölçebilecek şekilde tasarlanmış. Bu dönüş yönleri rastgele bir şekilde seçilecek ve birbirlerinden bağımsız olacaklar. Şimdi, dolanık parçacık çiftleri iki dedektöre de gönderilecek ve biz ikisinin de aynı, yani ikisinin de aşağı ya da yukarı olup olmadığını ya da birbirinden farklı olup olmadığını kaydedeceğiz. Bu deneyi rastgele ölçüm yönlerini değiştirerek tekrar tekrar yapacağız. Bunu iki dedektör ne aralıklarla farklı sonuçlar verdiğinin yüzdesini bulana dek devam edeceğiz. Ve önemli olan da bu, çünkü bu oran parçacıkların baştan beri gizli bilgi taşıyıp taşımadığını bize söylüyor.

Şimdi bunun niye böyle olduğunu görmek için, yani parçacıkların gizli bilgileri olup olmadığını görmek için farklı ölçümlerin tahmin edilen frekanslarını ölçelim. Bunu parçacıkların kendi aralarında gizlice anlaştığı bir plan olarak düşünebilirsiniz. Ve planın yerine gelmesi için gereken tek şart parçacıkların aynı yönde ne zaman ölçülürse ölçülsünler ters dönüş bilgisi vermeleri gerekiyor olması.

Yani örnek planlardan biri olarak, bir parçacık ne zaman ölçülse her ölçüm için yukarı sonucunu verecek ve ikizi her ölçüm yönü için aşağı dönüş sonucunu verecek. Ya da başka ikinci bir plan şu olabilir: Ölçülen parçacıklardan biri ilk yön için yukarı dönüş, ikinci yön için aşağı dönüş, üçüncü yön için yukarı dönüş sonucunu verirken ikizi ise ilk ölçüm için aşağı yönlü, ikinci ölçüm için yukarı yönlü, üçüncü ölçüm için ise aşağı yönlü dönüş sonucunu verecek. Tüm diğer planlar matematiksel olarak eşdeğer, yani bu iki planı kullanarak farklı sonuçların tahmin edilen değerlerini hesaplayabiliriz.

Birinci plana göre sonuçlar her zaman açık bir şekilde yüzde 100 olarak birbirinden farklı olacak. İlk plana göre seçilen yönler fark etmiyor, ancak ikincisi için hangi yönlerin seçildiği önemli. Örnek vermek gerekirse eğer iki dedektör ilk yönde ölçüm yaparsa, A parçacığı yukarı dönüş sonucu verecek, B parçacığı da aşağı dönüş sonucu verecek. Sonuçlar farklı yani.

Ancak onun yerine B detektörü ikinci yönde ölçüm yaparsa sonuç yukarı yönlü dönüş olacak, yani aynı sonucu verecek. Bunu bu şekilde tüm kombinasyonlar için deneyebiliriz ve sonuç olarak bulduğumuz şey 5/9 oranında sonuçların farklı olduğu olur. Yani, ikinci planı kullanarak sonuçlar 5/9 oranında farklı olmalı ve ilk planı kullanarak sonuçlar yüzde 100 oranında farklı olmalı. Yani genel olarak parçacıkların gizli bir bilgisi varsa 5/9 oranından çok kere farklı sonuçlar görmemiz lazım.

kaynak: (testing the speed of ‘spooky action at a distance, daniel salart, augustin baas, cyril branciard, nicolas gisin & hugo zbinden, vol 454, 14 august 2008, doi:10.1038/nature07121) bu yazı prof. dr. mustafa erol’dan kaynak alınmıştır, devamı için; ışık hızının geçilmesi, bilim ve teknolojide yeni umutlar

Peki deney ne sonuç veriyor?

Sonuçlar sadece yüzde 50 oranında farklı oluyor. İşe yaramıyor! Yani deney farklı yönlerde hangi dönüş sonucu vereceklerine dair gizli bir bilgi taşıdıkları varsayımını çürütüyor. Peki, öyleyse kuantum mekaniği bu sonuçları nasıl açıklıyor? Şimdi dedektör A’nın ilk yönde ölçüm yaptığını hayal edelim ve sonuç yukarı yönlü olsun. Bu durumda anında diğer parçacığın aynı yönde ölçüldüğünde aşağı yönlü olacağını biliyoruz ki bu rastgele olarak 1/3 kez oluyor. Ancak, eğer B parçacığı diğer iki yönden birinde ölçülürse, yani 60 derece açı yapacak şekilde ölçülürse yazının başından da hatırlayacağınız gibi sonuç 3/4 kez yukarı yönlü dönüş sonucunu verir. Seçim yönleri 2/3 oranında rastgele bir şekilde seçildiği için B parçacığı 2/3 çarpı 3/4 eşittir 1/2 kez yukarı yönlü dönüş sonucu verecektir. Yani iki dedektör de sonuçların yarısında aynı sonucu verecek ve diğer yarısında ise farklı sonuç verecek, ki bu deney sonuçları ile birebir örtüşüyor.

Yani kuantum mekaniği açısından sıkıntı yok. Ancak bu sonuçların nasıl yorumlanacağı konusunda tartışma var. Bazı fizikçiler kuantum parçacıklarının gizli bir bilgi taşımadığı yönünde bir kanıt olarak görüyorlar ve dönüşlerinin ancak ölçüldükleri zaman bir anlam kazandıklarını söylüyorlar. Diğer fizikçiler ise dolanık parçacıkların ölçüldükleri zaman birbirlerini ışıktan hızlı bir şekilde uyararak gizli bilgilerini güncellediklerini düşünüyor.

Peki, bu ışık hızından hızlı bir şekilde iletişim kurabileceğimiz anlamına mı geliyor?

Herkes bunun olamayacağı konusunda hemfikir, çünkü dedektörlerden aldığımız sonuçlar rastgele sonuçlar. Hangi yönde ölçüm yaparsanız yapın ya da diğer dedektörde ne olursa olsun yukarı ya da aşağı yönlü sonuç alma ihtimalimiz yüzde 50 oluyor. Sonradan bu gözlemciler bir araya gelip sonuçlarını karşılaştırdıklarında, aynı yönü seçtiklerinde birbirlerine göre farklı sonuç aldıklarını görecekler.

İki veri seti de rastgele olacaktır, ancak diğer tarafın ölçtüğünün karşıtı bir şekilde rastgele olacaktır.

Bu gerçekten de tuhaf bir durum, ancak iki yönlü iletişime izin vermiyor, yani bunun bilgi iletimine bir faydası olmaz. Bilginin ışıktan hızlı aktarılmasını sağlamıyor yani görelik kuramını ihlal etmiyor.

Ve işte bu, en azından Einstein’ı mutlu ederdi.

İnsan özü – Neojen Afrika’da başlayan İnsan Evrim süreci – ölüm kalım uzun ve maceralı yolculuğu

Atalar: İnsanlık Odyssey – uzun ve maceralı yolcu

The human essence of the true ancestors
Gösteriş Dijital uzun ve maceralı yolculuk
Atalar: İnsanlık Neojen Afrika’da başlayan İnsan Evriminizdeki ölüm kalım – Hayatta kalma sınavı İnsan oluşum süreçleri

https://store.steampowered.com/app/536270/Ancestors_The_Humankind_Odyssey/
1 bölüm

Çin ekonomi Sırrı – Gerçekler örtülü

http://alternatio.org/articles/articles/item/93863-ekonomika-kitaya-realnost-sokrytaya-lozhyu

Yazar, Çin’in ekonomik bir güç inşa etme deneyimine ayrılmış bir dizi makaleyi okuyucuların yargısına sunmayı planlıyor.
Çin Ekonomi kalkınması gelecek 10 yıl Anglo-Amerikan mali oligarşisi korkutu.
İlk materyal, bir yandan bir propaganda savaşı için bir arena haline gelen, diğer yandan Çin kurnazlığının kurbanı olan Çin’in ekonomik kalkınmasının tarih yazarın yazısının sorunlarını tanıtıyor.



Aristoteles, Kant, Hegel, Marx, Chernyshevsky gibi insan zihninin devleri, toplumun karşılaştığı teorik düşünceyi bilimsel bir yola çevirme sorununu çözdü.
Son yüzyıllarda bilim, yaşamın birçok alanında bilgiye doğru büyük adımlar attı.
Bununla birlikte, bunu görmek kolaydır: bilim, maddi üretimin uygulamalı sorunlarıyla ne kadar yakından iç içe geçmişse, başarıları o kadar inandırıcı, açık ve etkileyici görünüyordu ve tam tersine, uygulama alanı sosyal alana o kadar yakındı. Ne kadar çok bilim insanının vardığı sonuçlar, o kadar inandırıcı olmayan görüşler, uçuk varsayımlar ve boş düşünceler gibiydi.
Akademisyenler ve profesörler gücenmesin, ancak sosyal süreçlerin ekonomik kesintisi modern bilimin en karanlık noktasıdır .
Makine mühendisliğinde ve alet yapımında, metalurjide, kimya endüstrisinde, nükleer enerjide vb.
Bilimin sonuçları herhangi bir iş için mutlak bir yasaysa, o zaman ekonomik ilişkilerin oluşumunda bilim adamlarının araştırması hiç kimse için ilginç değildir. , bu, genellikle özel bir yapıya sahip bir referans materyalidir…
İktisat günümüzün en spekülatif bilim dalıdır. Ekonomist her türlü ücretli kavram ve teoriyi ortaya koyabilir ve feci sonuçlara yol açması durumunda hiçbir sorumluluk kabul etmez. Ve ekonomideki uyumsuzluk , aynı veri seti ile aynı konuda zıt sonuçlar üzerinde ısrar eden çeşitli “ekonomik okullar” biçiminde bir tür kurumsallaşma aldı . Başka hiçbir bilimde, ekonomide olduğu gibi farklı teorilerin yaklaşımlarının böyle bir kutupluluğu yoktur.

Bu sağlıksız atmosfer, üniversiteler (özellikle liberal olanlar) tarafından özel olarak eğitilmiş ekonomistlerin rüşvetçiliğinden çok, modern reel ekonominin insanların, sosyal tabakaların ve grupların bencil çıkarlarının bir çatışması olduğu gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Terazinin bir tarafında para ve zenginlik, diğer tarafında ise gerçeğin bilgisi olduğunda, bilimsel araştırma şansı çok azdır.
Bu nedenle, ekonomik konuda bir Amerikan, Avrupa ve hatta Rus monografisi açmak ve orada ekonomik süreçlerin özü hakkında yeterli bilgi bulmak pratik olarak imkansızdır. Süreçlerin gerçekleri ve tanımları neredeyse kesinlikle olacaktır, ancak bunların yorumlanması onları özü anlamaya yaklaştırmaz. Rus bilim adamlarının eserlerini okurken bazen bazı yazarların bilimsel süslemenin arkasında bir yurttaşlık vicdanı taşıdığına ve okuyucuyu en azından sorun hakkında yeterli bir şekilde düşünmeye zorlamaya çalıştıklarına dikkat ediyorsunuz. Ancak ekonomide sansür ve otosansür son derece güçlü, tek bir “yanlış” ifade ve sistem ekonomisti marjinal olarak sınıflandıracak. Bu nedenle, sıradan bir insan gazetecilikte garip bir şekilde daha yeterli bilgi alır. Daha doğrusu, Ayrıca, Çin’in ekonomik çalışması .
Bu, bilimden sonsuz derecede uzak, çok hassas bir konudur.Çin hakkında olumlu bir şeyler yazarsanız, bağışçıları gücendirmiş olursunuz…. Bu nedenle, Batı’da Çin hakkında çoğunlukla kısıtlama ile yazıyorlar ve bazen de o an için düpedüz yalan söylüyorlar.
Çin hakkında olumsuz yazarsanız, Çinlileri gücendirmiş olursunuz….
Bu nedenle, Rusya Bilimler Akademisi Uzak Doğu Araştırmaları Enstitüsü’nde, Renmin Ribao’nun ve diğer Çin yayınlarının resmi raporlarını yeniden anlatarak çoğunlukla olumlu biçimsel olarak yazıyorlar. Her ne kadar genel olarak, Rus Sinolojisinde Batı yanlısı bir görüş hakim olsa da – İngilizce yayınlarda yazılanların yeniden dönüşü. Görünüşe göre Rusya’da Çin ekonomisinin özü hakkında en yeterli bilgi, büyük olasılıkla yalnızca kapalı raporlarda ve özel hizmetlerin analitik birimlerinin özetlerinde yer alıyor. Ama piç de değiliz, aklımızla çözmeye çalışacağız. Bunun için özel bir operasyonel bilgi gerekmez, sadece gerçekleri ayırt etmek ve idealizme düşmeden metodolojik olarak doğru bir şekilde anlamak gerekir.
Bu arada, özel hizmetler hakkında .
Batı istihbarat servislerinin analitik gücü, 1990’larda kendini mükemmel bir şekilde ortaya koydu. CIA’den çeşitli “Sovyetologlar” belgelerinin gizliliği kaldırıldı. Orada bilimsel hiçbir şey yoktu, daha sonra Amerikan ana gazete ve dergilerinin sayfalarından “itilen” SSCB hakkında en kaba düzen ve kızılcıklar…. ABD askeri-politik liderliğinin SSCB hakkında ne düşündüğünü anlamak için Washington Press ve New York Times’ı açmak yeterliydi.
Çin konusunun inceliği iki faktör tarafından belirlenir. Birincisi, Çin inatla Batı’dan farklı bir sosyal modele sahip olduklarında ısrar ediyor ve buna “Çin özelliklerine sahip sosyalizm” diyorlar . Resmi Amerikan bilimi, Dışişleri Bakanlığı’nın ardından Çin’i Komünist Parti diktatörlüğüne sahip komünist bir devlet olarak sınıflandırır , bu da onu Batı’nın sosyal yapı standartlarına son derece düşman olarak gördüğü anlamına gelir.
İkincisi, Çin son zamanlarda Batılı şirketlerin dünyadaki hakimiyetini baltalayan güçlü bir ekonomik rakip haline geldi.bu da Amerikan büyük iş dünyasının Çin’i düşman bir güç olarak gördüğü anlamına geliyor.
Özünde Avrupa-Atlantik oligarşisi olan küreselcilerin Çin’e yönelik temel tutumunu çok veciz bir şekilde ifade edebilirsek ,daha sonra ÇKP’nin yönetimini devirmeye ve ülkeyi ekonomik olarak kolayca emilecek birkaç zayıf devlete bölmeye çalışırlar.
Bu anlamda, Çin’e karşı tutumları, Rusya’ya karşı tutumlarıyla tamamen aynıdır – merkezi devleti dünya haritasından siyasi bir varlık olarak tasfiye etmek. 1990’ların reformlarının önderlik ettiği ve liberal muhalefetimizin programının varsayımsal uygulanmasının yol açacağı sonuçlar böyledir. Tabii ki, Rusya ve Çin’e karşı bu mücadelede ekonomistlere ideoloji alanında grev gücü rolü veriliyor.
Yazar vizyonunu neye dayandırıyor?
Her şeyden önce, rekabetin nesnel ekonomik yasası üzerine. Batılı ülkeler, postkolonyal çağda piyasa ilişkilerinin gelişmesiyle dünya hakimiyetini elde ettiler. Güçlü bir endüstri yarattılar ve bu sayede dünyanın birçok yerinde kaynak, emek ve meta satış piyasalarını boyunduruk altına alabildiler. Toplumsal örgütlenmeleri, büyük özel tekellerin egemenliğine dayanır. General Motors için iyi olan Amerika için de iyidir – Batı ekonomisinin özü budur. Büyük işletmelerin etkisi, politikalarında belirleyicidir.
Aynı zamanda, bu organizasyonun ayrılmaz bir parçası, sadece kendi içindeki tekellerin birbirleriyle şiddetli mücadelesi değil, aynı zamanda küresel rekabet yaratabilecek dış güçlerin bastırılmasıdır. Ulusal güvenliğe, Avrupa-Atlantik güvenliğine ve bir bütün olarak Batı dünya düzenine tehdit olarak ilan ediliyorlar .
Yani Batılı değerlerin, Batılı demokrasi modelinin “otokrasiler” ve “totaliterlikler” ile yüzleşmesi, “insan hakları” mücadelesi, rekabeti ortadan kaldırma ve insanların hareket özgürlüğünü temizleme mücadelesi için sadece ideolojik ve teorik bir perdedir. Batı başkenti.
Küreselleşme pratiği, yükselme yöntemleri bakımından Hitlerizm pratiğinden çok farklıdır, ancak özünde kesinlikle aynıdır – dünya egemenliği ve oligarşisinin egemenliği, mali holdingleri ve endüstriyel kaygıları.
Daha önce “propaganda”, “karşı propaganda”, “ajitasyon”, “karşı propaganda” terimleri yaygın olarak kullanılıyordu. Kitlelerin veya toplumun bireysel katmanlarının zihniyeti ve bilinci üzerinde basılı, sözlü söz ve yayılmalarının örgütlenmesi yoluyla etkiyi kastediyorlardı. Bugün aynı anlama gelen, ancak daha çok internet, radyo ve televizyon alanlarında bilgi savaşlarından bahsediyorlar. “Propaganda” ve “propagandacı” kelimeleri, kullanılan yalanların ölçeği nedeniyle zamanla yıprandı, ancak öz aynı kaldı.
Batı, zaman zaman zayıf ve yönünü şaşırmış halkları, sıradan insanın müreffeh bir hayat yaşadığı özgür bir ülkenin inşasına yardımcı olacağına ikna eder. Ancak, aynı şey tekrar tekrar oluyor: devlet zayıflıyor ve ülke ekonomisi, nüfusu tamamen soyan Batılı şirketlerin bir kaynak uzantısına dönüşüyor. SSCB hayattayken, Japonya, Güney Kore, Singapur, Tayvan gibi Anglo-Amerikan egemenliğinin ileri karakolları, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’den, adeta bir “iyi” Batı genişlemesi. SSCB gider gitmez, bu ülkelerin nüfusunun sosyal refahı keskin bir şekilde bozulmaya başladı .
Ve modern Ukrayna da dahil olmak üzere Doğu Avrupa’nın emilmesi, tamamen utanmaz bir yağma ve ulusal aşağılama ile çok daha üzücü bir senaryoya göre ilerliyordu.
Bu nedenle, portakal ve Maidan teknolojilerinin tüm zenginliğinin arkasında, her şeyden önce , “Batı’da olduğu gibi yapacağız”, “Batı bize yardım edecek”, “biz gibi yaşayacağız” ruhuyla nüfusun ideolojik olarak incelenmesi vardır. Avrupa’da”, “beslemeye yetecek kadar…” vb.
Batılı ülkelerin kendi başlarına rakiplerini büyütmeye yardımcı olacağı, güçlü ve özgür Rusya, Ukrayna, Polonya, Çin dahil Baltık ülkeleri vb. istediği fikri saflığın zirvesidir. Bu, binlerce yayın, yayın ve söylevle desteklenen, sömürgeye medeniyet ışığını soykırım, soygun ve kıyımları değil de “beyaz adam”ın getirdiği ırkçı teorilerin küstahlık derecesinden aşağı olmayan bir yalandır.
Batı yanlısı bir ideolojiyi dayatma sistemindeki en büyük ikinci yalan, küstahlık ve ikiyüzlülük, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve diğerlerinin hükümetlerinin en azından bir dereceye kadar iyi kaydedilmiş “Batılı değerler” tarafından yönlendirildiği fikridir. -bilinen beyanlar ve tüzükler. Aslında Batılı devletlerin politikalarına bakıldığında, ekonomilerinin bel kemiğini oluşturan şirketlerin ekonomik çıkarlarını tam olarak takip ettikleri görülmektedir. Batı ülkelerinin çifte standardına ilişkin bizim ve Çin Dışişleri Bakanlıklarının bitmeyen iniltileri bundandır.Çifte standart yoktur, tek bir standartları vardır – bencil çıkarlar ve açgözlülük.
Söylenenlerden çıkan sonuç, yalnızca doğrudan hükümetler ve kontrollü medya tarafından değil , aynı zamanda bir bütün olarak yozlaşmış Batı aydınları tarafından Çin’e karşı bir bilgi savaşının yürütüldüğüdür .
Bu savaşın önemli bir yönü, Batı yanlısı ideoloji sistemindeki üçüncü en büyük yalandır – medya özgürlüğü ve bilimin nesnelliği hakkında.
Sovyet döneminde, bilim ve gazeteciliğin partizanlığı, bilim adamlarının ve gazetecilerin belirli çıkarların hizmetinde nasıl katip oldukları hakkında konuşmak gelenekseldi. Gerçek bilim, fenomenlerin özü hakkında bir nesnel gerçekler sistemidir ve elbette kimsenin iradesine bağlı olamaz. Dolayısıyla bilimin değil, bilim camiasının emeğinin karşılığını ödeyen insanların elinde bir araç haline geldiğini söylemek daha doğru olacaktır. Aynı şey gazetecilik için de söylenebilir, çünkü gerçek gazeteciler bilim adamlarından yalnızca kapsanan konuların alaka düzeyi ve materyalin sunum biçiminin erişilebilirliği açısından ayrılmalıdır.
Genel olarak, Çin’in ekonomik gelişimine ilişkin Batılı tarihçilikte her şey açıktır – bundan yalnızca küçük gerçekler çıkarılabilir, peki ya Çin kaynakları?
Çin, ÇKP’nin doğrudan kontrolü altındakiler de dahil olmak üzere, devasa bir sosyal bilimciler ordusuna ve birçok uzmanlaşmış bilimsel kuruma sahiptir. Büyük Sovyet kardeşiyle dostluğu hatırlayan ve koruyan Çin bilimi, ekonomi üzerine olanlar da dahil olmak üzere birçok makaleyi ve kitabı dikkatlice Rusça’ya çeviriyor. Çinli bilim adamları, Rus bilim adamları ile etkileşim çerçevesinde Sinolojimizdeki Batı yanlısı görüşlerin etkisini tersine çevirmeye çalışıyorlar.
Bununla birlikte, Çin tarihçiliği, ülkelerinin ekonomik gelişimine dair bilimsel bir görüş oluşturmaktan da uzaktır. Koşullu olarak dahili ve harici olarak adlandırılabilecek iki engelleyici faktör vardır.
İç faktör, Çin bilimsel topluluğunun kendisinin karakteri ile ilgilidir.
Çin bilimi, tüm eksiklikleri ile geç SSCB örneğimize çok benzer. İçinde “dogmatistler” ile “reformcular” arasında sürünen ama çılgınca bir ideolojik mücadele yürütülür. Gerçek şu ki, Çin’de dedikleri gibi ceplerinde incir taşıyan yüz binlerce bilim adamı, yayıncı, gazeteci var . Saygın bir Sinolog onlara “uyku” diyor.
Sözleri Marksizm-Leninizm’e ve Vatan’a bağlılık yemini eden aydın ordumuzun daha sonra Batı’nın hizmetinde yıkıcı bir güce dönüştüğünü hatırlayın. Bu tür şekil değiştirenler, zaman zaman Sovyet sisteminden, parçası oldukları partiden ve Sovyet halkından her zaman şiddetle nefret ettiklerini kabul ettiler….
SBKP bayrağına ihanet eden parti isimlendirmesi ülkemizde iyi biliniyor, ancak bilim adamları, gazeteciler, öğretmenler ve sanat yaratıcıları genellikle unutuluyor. Halkı, kariyerleri uğruna “oyunun kurallarını” ikiyüzlülük olarak kabul etmek zorunda olmaları gerçeğiyle haklı çıkıyor. Fakat araştırmalarını ikiyüzlülükle doyuran insanlardan ne tür bir bilim olabilir? Bir kariyer uğruna bir bilim insanı olduysa, ondan bilimsel gerçek beklenemez.
Bu nedenle, Çin’de bilim topluluğu, kelimelerle “genel çizgiye” bağlı kalan ve satırlar arasında her türlü kaba saçmalığı iten her türden liberal ve milliyetçi ile dolu . Çinli bilim adamları arasında Novaya Gazeta ruhuyla Stalin’e çamur atan kuduz Troçkistler bile var. Ve sansür olmasaydı, o zaman Stalin yerine, bu tür rakamların büyük bir zevkle Mao Zedong ve SSCB yerine – PRC adına gireceği anlaşılabilir.
Üstelik Çin biliminde partinin belirlediği “genel çizgi” hiç de bir kılavuz veya metodoloji gibi değildir. Bunlar daha çok çizilmiş kırmızı çizgilerdir ve bunun ötesine açıkça geçilmesi yasaktır. Örneğin, ÇKP’nin politikalarının tutarsız veya Marksizme aykırı olduğunu söylemek yasaktır. Partinin otoritesini ve kararlarını sorgulamak yasaktır. Açıkça söylemek gerekirse, ÇKP’nin programının tezleriyle ve ülkenin anayasasında yer alan Çin tarihi kavramıyla çelişmek yasaktır. Bunu sadece bilimden kovulma değil, aynı zamanda cezai ceza da takip ediyor.
Ve en önemlisi, parti liderliği tarafından resmen ilan edilen, ülkenin ekonomik kalkınmasına ilişkin görüşlerin eksiklikleri. Partinin konumu son derece bulanık ve önceki liderleri, önceki dönemleri ve dönemleri yapıcı bir şekilde eleştirmemek için suni talebe tabidir. Deng Xiaoping’in Mao Zedung’un politikasıyla ilgili formülünün -faydaların yüzde 70’inin ve hataların yüzde 30’unun- meşhur olması boşuna değil. Böyle bir formül ne kadar bilimsel olabilir?
Gerçek dünyada, bu kadar basit aritmetik yardımıyla hiçbir süreç yargılanamaz, çünkü herhangi bir fenomen, içinde yalnızca bazıları ana veya temel olan karşıtların mücadelesinden örülür. Temelde ve esasta siyaset, toplumsal gelişmenin nesnel ihtiyaçlarını karşılıyorsa, ikincilde ne kadar hatalara katlanmış olursa olsun, doğru olarak kabul edilmelidir. “Yüzde 100 iyi” anlamında hatasız, acısız bir politikaolamaz. Politika askeri işlere çok benzer: zafer elde edilirse, ana saldırının yönü, kuvvetlerin konfigürasyonu, rezervler, taktik tekniklerin kullanımı vb. doğruydu. Elbette bu, daha az kayıpla, daha kısa bir zaman diliminde vb. daha iyisi yapılamayacağı anlamına gelmez. Ancak geriye dönüp bakıldığında, herkes güçlüdür, geçmişi bugünün kıstasına göre yargılamak kolaydır.
Bu yüzde formülü, politikanın tüm unsurlarının eşit olduğunu, politikanın aynı yüzdelerden bazılarıyla ölçüldüğünü söylüyor. Bu, elbette, seyirci için bir oyundan başka bir şey değil, bir dar kafalı bakış. Mao Zedong etkilenmiyor, onun politikalarından zarar gördüğünüzü düşünüyorsunuz – sadece yüzde 30’a ulaştınız. Mao Zedong etkilendi, yani yüzde 70’siniz. Popülizm.
Ayrıca, Çin tarihçiliğinin bilimsel olarak görülmesini engelleyen dış faktör, ÇKP’nin “piyasa sosyalizmi inşa etme” politikası ile ilişkilidir.
Gerçek şu ki, 1978’de Deng Xiaoping (aşağıdaki yayınlarda incelenecek nedenlerden dolayı) Çin ekonomisini Batı sermayesine açmaya karar verdi.1920’lerde ülkemizde Lenin’in izlediği politikayı canlandırmaya çalıştı. Ardından Bolşevikler, sanayinin gelişmesi için yabancı sermayeyi Rusya’ya çekmek için ellerinden geleni yaptılar. Ancak Ekim Devrimi nedeniyle birçok mal varlığını kaybeden Batılı kapitalistler, Sovyet rejimine inanmadılar ve Rusya’ya yatırım yapmak istemediler . Lenin’in tavizler politikası belirli sonuçlar verdi, ancak bu Bolşeviklerin umduklarından çok uzaktı.Komünizm korkusu açgözlülüğe ağır bastı.
Çin’de işler tamamen farklı gitti. Amerikalılar ve İngilizler Deng Xiaoping’in “reform ve açılış” politikasını gördü sadece ucuz emeği sömürme yeteneği değil, aynı zamanda ÇKP’yi devirme yeteneği… Siyasi nüfuz kazanmak için Çin ekonomisine tepeden tırnağa girmeye karar verdiler ve daha sonra yıpranmış ve beceriksiz bir parti olduğunu düşündükleri şeye çarptılar.
20. yüzyılın sonlarında Batılı oligarklar 20. yüzyılın başında kardeşlerinden daha açgözlü oldukları ortaya çıktı ve Çin Bolşevikleri Ruslardan bile daha kurnazdı. Çinliler, “normal bir piyasa ekonomisine” sahip oldukları izlenimini vermek için ekonomilerinin ekonomik göstergelerini ve parametrelerini sistematik olarak karıştırmaya başladılar.
Örneğin, şu anda Batı’da zorbalığa maruz kalan Huawei şirketini ele alalım. Özel mi yoksa kamu şirketi mi? Onu kim kontrol ediyor? Resmi olarak, bir nedenden dolayı bir tür offshore’da kayıtlı olan işçilerinin sendikasına aittir. Yani, böylesine karmaşık bir mülkiyet şeması, özel tüccarların ördüğü kurumsal ağlara çok benzer. Ancak Huawei o kadar büyüyüp Amerikan şirketlerinin pazarlarını ele geçirmeye başlayınca,Amerikan hükümeti bile onun aslında devlete ait bir şirket olduğunu tahmin etti,Çin hükümeti tarafından kontrol ediliyor. Ve Çin’de bunun gibi birçok örnek var.
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, bazı meraklı beyinler, Batı medyasında yayınlanan Çinli milyarder listelerinde bazen sahiplerden çok CEO’ların yer aldığını fark etmeye başladı. Örneğin, Wang Jianlin.
Çin ekonomisinde özel sermayenin payını güvenilir bir şekilde belirlemek kesinlikle imkansızdır. Resmi rakamlar, fiilen devlet tarafından kontrol edilen birçok şirket için özel sektörü ifade etmektedir. Örneğin, ünlü bilgisayar üreticisi Lenovo.
Kısacası Çinliler, Batı tarzı bir piyasa ekonomisine sahipmiş gibi davranarak yabancı politikacıların, analistlerin ve yöneticilerin kafasını kasten karıştırıyorlar. Bu nedenle, potansiyel bir düşmandan gelen yanlış bilgilerle dolu olan Çin resmi ekonomik verilerini dikkatli kullanmak gerekiyor.Genel olarak, Çin hilesi nihayet birkaç yıl önce ortaya çıktı ve şimdi Amerika Birleşik Devletleri’nde tüm Çinli şirketler kasıtlı olarak hükümet kontrollü olarak kabul ediliyor…. Bu muhtemelen büyük bir abartıdır.
Söylenenlerden, modern Çin’in ekonomik gelişiminin tarih yazımının da yanlış bilgiden büyük ölçüde zarar gördüğü sonucu çıkmaktadır. Ne de olsa Çinli bir bilim adamı, ekonomik istatistiklerle veya devlet yetkililerinin açıklamalarıyla çelişen sonuçlar çıkaramaz.
Bu nedenle, bu bilimsel mozaiği bir araya getirmek için, gerçekleri bağımsız olarak seçmeli ve elbette insan toplumunun ekonomik gelişiminin genel yasalarına dayanan yayınlardan faydalı verileri izole etmelisiniz.
okuyucu yörumları:
Doğrucu Süleyman
Çin Bir tür inek – ineği doyuran süt ve para alır.
İgor Şeremetyev4 Eylül 07:47 : başparmak havaya:
Vladimir4 Eylül 09:18
Her şey çok açık.
Çin Yönetimi Zeki bir adam yönetiyor. Tüm üretimi Devletin tekelinde devam ediyor: Ekonomik alanda, bankacılık sisteminin kamulaştırılmasıyla – özel bankalar yok ve Ekonomiyi borsaya atan olmuyor – bu kesinlikle doğru; siyasi alanda, Çin Komunist Partisinin birleşik ideolojik liderliği tarafından tek el ekonomi kararlar alınamkta. Orada sadece ayakabı tamircisi ve köşedeki pastane düzeyinde özel girişime izin verilir.
Mikha Aksyutenkov4 Eylül 09:48
YAŞASIN RUS ÇİNLİ TALİBAN KARDEŞLER! ORDU GÜÇ GAZETECİ KÖŞE YAZAR YALAN SÖYLEMESİ YAZMASI YASAKLANMALI! BATYA DÜNYASINA ÖNEMLİ SİPARİŞ YASAK ÇİN DEDE BATI SERMAYE KAPI AÇTI. ESKİ TARİHİ HATALARA İZİN YOK. ESKİ KOMUNİST SİSTEMİNE TEKRAR DÖNME İÇİN ZAMAN ALABİLİR: FAKAT GERÇEK İLERLEME KOMUNİZM GERİ DAVET EDİLMESİ OLACAK
Pavel-66rus4 Eylül 10:14
Aferin Çinliler, Batı’yı Kendilerini yemeye fırsat tanimiyorlar. Seçtikleri doğru için tebrik etmek gerekir! Her doğru yol seçen iyi olur!

Cesur Yeni Dünya – 1


Kadın gözünden – Cesur Yeni Dünya

Bir aile içi konuşmada Evin Kadını ve Eşi arasında harika bir konuşma geçer.
Ana konu Yeni Dünya Düzeni.
Evin Hanımı Eşine : Yeni düzeni nasıl tanıtacaklarını biliyorum.
Evin hanımının yüzündeki şüpheci ifadeyi canlandırdıktan sonra, eşi 15 dakika boyunca kibarca zorunlu programı dinleme pozunu alır.
Ve Evin Kadını konuşması başlamıştır, ancak söylenenler gerçekten ilginçti ve yaklaşık üç dakika sürdü.
Düşüncesi son derece basitti.

Evin Hanımı son günlerde takib ettiği Medya konuları üzerinden bir özete benzeyen konular üzerinde kendi gözünde olaylar ile ilgili açıklamalar ele almıştı.
Konuşma konuları neler olduğunu bakalım – retorik bir şekilde soru ve cevap…
Kesintisiz olarak kendisi sorar ve sorduğu cevabını yanıtlaması ile konu diğer soruya geçerdei:
1. Ana konu Dünya ekonominin çöküşü ve Dünya üzerinde büyük miktarda para basılması.
2. Hiçbir ham madde ve üretim kolları Devletler tarafından güvence altına alınmadı.
3. Bu yakın bir dönemde enflasyona yol açacaktır.
4. Üstte yapılan adım Neden gereklik duyuldu?
Cevabı kendi verdi – Acil yapılması gerekekiyordu zaman önemli demesi ile konu durdu …

Biraz durakladı ve düşünme benzer bir yüz ifadesi ile devam etti – bu ara anlamlı bir şekilde sessizdi – tüketimi azaltmak için sonuca vardı Ekonomi durması üretim durması – fiyatlar yükselişe geçer… Daha fazla para ihtiyaç duyulur ve du adım sonrası fiyatlar da yükselir.
Her şey elimizdeki parayla en az ürün alınsın diye yapılıyor.
Bu, alımınızı azaltmanın en kolay yoludur.
Fikri anladıktan sonra hemen devam etti – sonra pahalı organik yeşil Ekonomi tanıtmda bulundu.
Oluşturulacak yeni Ekonomi modeli ile faydalar herkes için değil, çok seçkinler için daha da erişilebilir hale gelir sonucu görüldü.
Para basanlar dışında diğer vatandaşlara her şey çok pahalı olacak.
Sonuç olarak, “yeşil ajanda”yı yapanlarla “kirli ürünleri ucuza getirenler” arasındaki “medeniyet farkı” keskinleşecek, bunun sonucunda da tüm günahlarla itham edilip dışlanacaklardır.
Ve her şeyi “yeşil” yapmaya başlar başlamaz, bunun maliyeti yuksek ve eski tüketim seviyelerine dönmelerine izin vermeyecek…Yani gelecekte İnsanlar daha az ürünlere ulaşabilecek ve bir çok ürünleri tezgahta göremeyecek.
Tüm bu yeniden yapılanmanın ana amacına ulaşılacaktır.
Ve tüketimin düşmesiyle güvencesiz nüfus azalmaya başlayacak.
Çember tamamlandı.
Peki bu düşünme ve ya özet yeni Dünya Bakışa ne dersin?
Her şeyden önce, ülkeler ve ülkeler içinde bölgeler temerrüt olmayacak – Zengin ülkeler, Orta zengin Ülkeler, Az Gelişmiş ülkeler ve Batık ülkelere…
Temerrüt anlamı US dolara olan güven kaybıdır ve gelecekte dolar geçiş sürecin araçlarından biridir.
Ucuz mal ve kaynakların kapılarını kapatacak küresel bir hiperenflasyon yaratmak için tüm araçları kulanacaklar ve katlanarak etkisi görünecek. Tabi en önemlisi US dolar değer kaybetikçe USAmerikan borcu da değer kaybedecek ve bir süre sonra USA borcu olmayacak.
Bu nedenle, hegemon, ikinci olarak, herkesin burnunu dürtme olağan rutinine geri dönmek için sıçramalar ve sınırlarla “yeşile dönecek”.
Ve bu nedenle USA hegemon zararları bulaşmaması için USA çevresindekiler borca ve batağa suruklenmemek için Hegemondan uzağa kaçacak.
Bu bağlamda Çin belirtilen risklerden önlem alması gerekecek ve diğer gelişmiş ekonomilerinden daha hızlı yapılanması gerekiyor, çünkü “yeşil olmamak” suçlaması Çin Ekonomisini bir çok sarsıtılar yaşayabilir. Eskiden olduğu gibi bir Dünya fabrikasının fahri unvanından olacak yani Dünya ihracatı kesilebilinir…
Sonuçta, Üretilen tüketim ürünlerine maliyet artış dolai “yeşil ekonomi” malyetleri düşürme yolu ile tekrar pazarda kalma şansı tanılır. Alıncak önlemler ilgili olarak ikincil öneme sahip olacaktır. Bütün konuları sıralaması ile oluşan izlenim öyle geliyor ki Çin bunu çoktan anlamış. Ve bütün bunlar o kadar hızlı bir süreç değil, çünkü yeşile dönmeyenlere bir şans vermeyecek kamuoyu oluşturmak hala gerekli. Ama süreç zaten devam ediyor.

Gretta Yeşil Enerji Haykırışı ile Dünya üzerinde çok güzel ses getirdi. UN toplantılarında Dünya önemli Basın yayın ve TV kanallarında İnternet ortamında Haykırdı. Sesi bir çok TV ve İnternet Kanallarda yankı buldu. Yakın gelecekte insan oğlu başka birevre girmeye hazırlanmakta. Gelecek İnsan Evrimi ve ya Evre göre kanaat kuruluşları oluşturulması gerekebilir. Bugünler bu süreci artık en önemli gelişme olarak ayak uydurma adına hazırlıklar yapılmalı. Dünya Yeni Evre konularında sevyesi nerelerde görülmeli ve belirtilen diğerleri yakalama adına daha yoğun bir çalışmalarla Dünya Gelişimi yakalamamız gerekir. Yeni Gelişim ile paralel bir sonrki daha üst evrelerin alt yapısını temeli atılmasına devam etmeliğiz.
Ancak bugünlerde Covit 19 virüsü ile boğuşmadı Dünya Sanai ve Ekonomi Evreyi kaçırabilirmiğiz?
Bugunlerde Hegemon devletler nüfusu azaltma adına çalışmalarını devam etmekte ve Covid yoğun hasta vakaları bahane edilerek tüm Dünyayi evlere kapatmaları ile kendileri Yeni Dünya gelişimine hazırlandılar ve yakın zaman içinde tamamlayabilirler.
Dolayısıyla tüm bu Covit 19 Alfa Beta Gama Deltaları …Ziro gelene kadar üretim – tüketimi rekabet ve tüm Ekonomi Banka sistemleri Yeni Dünya Düzenine ayak uyduracak şekilde ayarlar yapılmsında yarar olabilir.
Sonucu görünmeyen Ekonomi ve Rekbet, Titiz Planlama, Strateji oyunları ile Dünya nüfusunu azaltma programları ile dikatleri iyi dağatbilen Dünya Medyası TV İnternet Basın v.s.
Ve bu hedeflere ulaşılıncaya kadar bizimle olacaklar görünürde ve Rekabet oluşmaması için eski çıkma makine teknoloji ile oyalanırken kendileri Mars yeraltı kaynaklarına gidebilrler.

https://dergipark.org.tr/tr/download/issue-file/25573

Cesur Yeni Dünya, Aldous Huxley’in bir romanı, magnum opus’udur.
Brave New World romanın özgün adıdır. Sheakespeare’in zamanında “brave” kelimesi “güzel” anlamına geliyordu, yani kitap’ın asıl manası “Güzel Yeni Dünya” dır.

Romanın kurgusu Londra’da 26. yüzyılda geçmektedir ve distopik bir atmosfer mevcuttur.
Romanda üreme teknolojisi, öjenik ve hipnopedi (uykuda öğretim) sayesinde toplum değiştirilmiştir. Aslında tanımlanan dünya bir ütopya olarak da gözükebilir, fakat ironik bir ütopya; zira insanlık sağlıklı, teknolojik açıdan gelişmiş, savaşlar ve yoksulluk yok edilmiştir; tüm ırkların eşit olduğu ve herkesin mutlak olarak mutlu olduğu bir dünya vardır.
Fakat, ironik biçimde, tüm bu gelişmeler birey için çok önemli olan birçok değerin yok edilmesi, kaldırılması ile başarılmıştır; aile, kültürel çeşitlilik, sanat, edebiyat ve felsefe artık yoktur. Yeni Dünya’da tanrı Ford’dur.
Ayrıca salt zevki önüne gelenle seks yapmada ve vücutta yan etkileri en aza indirilmiş bir uyuşturucu olan soma kullanmada bulan toplum hazcı (hedonistik) bir topluma dönüşmüştür.

Romanın ismi, Shakespeare’in Fırtına isimli eserinden, perde V, sahne I’deki Miranda’nın konuşmasından alınmıştır:

“ O wonder!
How many goodly creatures are there here!
How beauteous mankind is!
O brave new world,
That has such people in’t! „
Türkçe çevirisi:

“ Bu kadar bunca yakışıklı varlık varıp gelmiş buraya
Ne güzel şeymiş meğer insanlık
Böyle dünyalıları olan
Yaşasın bu yaman, bu cesur yeni dünya „
Çeviri : Can Yücel

Geçmiş ve genel durum
Aldous Huxley romanı 1931’de İngiltere’de yaşarken kaleme aldı.
Bu dönemde zaten başarılı bir yazar ve sosyal hicivci olarak tanınmaktaydı.
Cesur Yeni Dünya, Huxley’in beşinci romanı ve ilk ütopya (veya distopya) denemesidir.
Kitap, Yevgeni İvanoviç Zamyatin’in Mıy (Biz) isimli kara ütopyası’ndan oldukça etkilenmiştir (bu kara ütopya George Orwell’in 1984 isimli eserini de etkilemiştir).

Karakterler
Bernard-Marx: Alfa-Artı psikoloğu.
Uygarlığın önceden belirlenmiş rollerine seve seve razı olmaları için yetiştirilmiş ve şartlandırılmış modern insanları arasında duygu kavramının farkında olan istisnalardandır.
Fakat Marx Londra Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi’nde mutsuzdur.
Çünkü fiziksel olarak diğer Alfa-Artılardan farklıdır (neredeyse bir Delta kadar kısadır), bu nedenle de dışlanmaktadır.
Hatta yapay kanına fazla alkol konulduğundan bu hale geldiği iddia edilmektedir. Yalnızlık için duyduğu özlem, zorunlu cinsel özgürlüğün bitmek bilmeyen hazlarından duyduğu hoşnutsuzluk, Bernard’ın kaçma duygusunu güçlendirir.
Bu yüzden eski, ilkel yaşama biçiminin hala sürdürüldüğü az sayıdaki vahşi ayrı bölgelerinden birine (New Mexico) yapacağı ziyaret derdine çare olmasa da dönerken beraberinde Londra’ya getirdiği ‘Vahşi’, teknik uygarlığı farklı bir gözle değerlendirir, onlara neleri kaybettirdiklerini hatırlatır.

John the Savage (Vahşi): Linda ve Thomas’ın oğludur. Yeni Dünya’lı olan Linda, bir gezide New Mexico’da unutluş ve John’a kazara hamile kalmıştır.
Vahşi, bulup okuyabildiği tek kitap olan Shakespeare derlemesiyle yaşamını biçimlendirmekte, Dünya’ya ozanca bir algılamayla bakıp, adeta bir sirk maymunu yapılması niyetiyle getirildiği Yeni Dünya’daki saçmalıklara soneler ve oyunlarla karşı durmaya çalışmaktadır.
Eski Dünya’da “yabancı veya ten rengi farklı” olduğu için dışlanan, Yeni Dünya’da ise yaşam alanı bulamayan Vahşi’nin dünyası bu ağırlığı taşıyamaz.

Henry Foster: Hatchery’nin yöneticisi ve Lenina’nın partneri.

Lenina Crowne: Beta-Artı Embriyo çalışanı, sarışın ve etine dolgun, John’ın sevdiği kız.

Mustapha Mond: Batı Avrupa Dünya Denetçisi. Diğer insanların mutluluğu uğruna çok sevdiği gerçek bilimden vazgeçmiş insan.

Fanny Crowne: Beta Embriyo çalışanı, Lenina’nın arkadaşı.

Benito Hoover: Lenina’nın Alfa-Artı arkadaşıdır. Bernard’dan hiç hoşlanmaz.

Helmholtz Watson: Alfa-Artı insanı. Duygusal Mühendislik Koleji’nde doçent, Bernard-Marx ve John’ın (Vahşi) güvenip, sırlarını paylaştıkları insan. Bernard gibi o da üretim hatasıdır. Hissetmesi veya cinsellikten kendini soyutlaması antisosyal ve hoşgörülemez aykırı davranışlardır.

Linda: John’un annesidir. Ayrı bölgede mahsur kalmadan önce Londra’da Beta-Eksi bir embriyo işçisidir… Uygar dünyada normal olan davranışları (istediğiyle cinsel ilişkiye girmek vs. – Çünkü “Herkes herkese aittir”) nedeniyle vahşi ayrı bölgesinde dışlanmıştır.

Yaşlı Mitsima: John’a Indian’ı ve kilden çömlek yapmayı öğreten kişi.

Popé: Linda’nın ayrı bölgedeki sevgilisi.

Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi: Seri insan üretimi ve eğitiminin yapıldığı merkez. Bokanovski yöntemiyle tek yumurtadan yüze yakın ikiz embriyo oluşturulmakta, bu yüzden dünya nüfusu 2 milyardan fazla olmasına rağmen 10.000 soyadını paylaşmaktadır.
Bu merkezde sosyal sınıfları ve görevleri önceden belirlenmiş, neredeyse her türlü hastalığa (yaşlanmaya bile) karşı bağışık insanlar üretilir.
Zihinsel hiyerarşik bir sosyal kast sistemi vardır. İnsanlar, Alfa-Artı entelektüellerden Epsilon-Eksi yarı moronlara kadar sıralanır. Yine aynı merkezde Pavlov tarzı şartlandırmayla herkes kasttaki yerini, ait olduğu sınıfı ve yapmak zorunda olduğu işi sevmeye, bireyselliğe değil topluma önem vermeye ve sürekli tüketmeye şartlandırılır.
Cesur Yeni Dünya’nın mutlu ve istikrarlı insanları oluşturulur.

Kitaptaki karakterlerin isim kökenleri
Bernard Marx, George Bernard Shaw ve Karl Marx
Lenina Crowne, Vladimir Lenin
Fanny Crowne, Fanya Kaplan, Lenin’i öldürmek için başarısız bir suikast girişimi düzenleyen kişi.
Polly Trotsky, Lev Troçki
Benito Hoover, Benito Mussolini, Herbert Hoover
Helmholtz Watson, Hermann von Helmholtz, John B. Watson
Darwin Bonaparte, Napolyon Bonapart, Charles Darwin
Herbert Bakunin, Herbert Spencer, Mikhail Bakunin
Mustapha Mond, Mustafa Kemal Atatürk, Sir Alfred Mond
Primo Mellon, Miguel Primo de Rivera, Andrew Mellon
Sarojini Engels, Friedrich Engels, Sarojini Naidu
Fifi Bradlaugh, Charles Bradlaugh
Joanna Diesel, Rudolf Diesel
Jean-Jacques Habibullah, Jean-Jacques Rousseau, Habibullah Han

Bizde kast sistemi var mı?

Hazırlayan : Hakan Kısa

İnternetten alıntı.
“İlk defa İsveç’te bir kızla çıktık.
Muhabbet ediyoruz, kız sevdiğim filmleri soruyor, okuduğum kitapları soruyor, gezdiğim ülkeleri soruyor.
Ama işimi sormuyor.
Ben alışmışım Türklere, adın nedirden sonra ikinci soru işin nedir.
Yok abi döndük dolaştık sevdiğimiz yemeklere falan geldik hala sen ne iş yaparsın demiyor kız bir türlü.
En son ben sordum, dedim ki ya her şeyi sordun da, sen ne iş yaparsın diye sormadın.
Dedi ki kız, ne iş yaptığını sorarsam dolaylı olarak sosyal statünü, kaç para kazandığını da sormuş olurum.
Ayıptır.

Ben paranı, statünü merak ettiğim için değil seni merak ettiğim için buradayım.
O gün anladım ki bizde kast sistemi var.
Atasözümüz var davul bile dengi dengine diye.
Meğerse her davul denkmiş.
Başka gün yüksek mühendis bir amcayla tanıştım. Ne projeler yapmış.
Tüneller, köprüler, havaalanları vs…
Senin yaşında oğlum var dedi.
O da mühendis mi dedim. Hayır işçi, duvar ustası dedi.
Dedim o nasıl oldu, mühendisin oğlu işçi olur mu? Bizde olsa babam döve döve okutur mühendis yapar.
Adam kızdı.

Niye öyle diyorsun benim oğlum çok iyi bir duvar ustasıdır.
Zorla kötü mühendis olacağına, iyi bir duvar ustası olmasının ne kötülüğü var dedi. Adam gurur duyuyor oğluyla.
Utandım. Utandım çünkü biz toplum olarak buyuz.
Böyle yetiştik, yetiştirildik.
Bizde kast sistemi var.
Mühendisin oğlu gerekirse zorla kötü bir mühendis yapılır, iyi bir duvar ustası olmasına izin verilmez.

Bilinen ve ya Bilinmeyen Kara Deniz – Karadeniz Kaynayabilir mi?

Karadeniz: Kaynayabilir mi?

Karadeniz Bildiğimiz ve Tanıdığımız bizim Hamsi bol yetişen Denizimiz …
Fakat bilmediğimiz bazı Fizik ve Kimya prosesleri olabilir mi?
Kara Deniz Yılın çoğu günleri Mavi bazen de Siyah – Adı üzerinde – Kara Deniz.
Adı üstünde der ve geçeriz… Ne kadar tanıdık bir o kadar bilinmeyen gizem dolu sırları var.
Karadeniz hakında neler bilmediğimizi, neler keşfedilmiş araştırmaya başlayinca ne görenilecez bakalım – başka bakış açısı ile Kara Deniz.
Fakat öyle görünmesine bakmayin bilmediğimiz bir çok gizem ve sırlar dolu olabilir…
Eğer hikayeye dönüp değişik bakış ile Kara Denizi ele alırsanız…
Zaman o kadar basit değildir.


Antik Yunan denizcileri, Aksinski’nin Pont’unu — tehlikeler gizleyen «misafirperver» olarak adlandırdıklarını unutmamaız gerekir ve ya hatırlamamız gerekecek.
Kökeni ve derinlikleri hakkında

En yaygın hipotezlerden birine göre, Karadeniz oldukça genç, yaklaşık 7500 yaşında.
Başlangıçta derin bir tatlı su gölüydü.
Ancak Buz Devri sona erdiğinde ve büyük buz kütleleri erimeye başladığında, dünya okyanus seviyesi yükseldi ve kıyıları insanlar tarafından yaşanmış olan büyük gölün tatlı suyuna, Boğaz’ın kırılmış isthmusundan tuz dalgaları döküldü.
Bu arada, bazı araştırmacıların inandığı gibi, Dünya selini ve Dünya bir çok yer su altında kaldı efsanesi de doğdu.
Deniz bugunki haline gelen göl denize dönüştü!

Tüm Tatlı su canlılarını yok ederek ve Kara toprak bölgelerini emerek eski kıyılardan çıktı ve Denize kattı.
Su altında kalan organik madde bolluğu, Karadeniz’in derinliklerinde gizlenen hidrojen sülfür tabaka kalınlığı artmasına neden oldu.
Bugün Karadeniz, birbirine karışmayan iki su tabakasından oluşur : hidrografide buna «meromiktik rezervuar» denir.
Üst tabaka-güneş, balık, denizanası, yunuslar ve diğer deniz canlılarının yaşadığı hepimiz tarafından sevilen su ile ısıtılır.


Ancak 30 ila 100 metre derinlikte, oksijenin olmadığı soğuk, çok tuzlu su ve dolayısıyla anaerobik bakteriler dışında yaşam olasılığı vardır.
Burada, en ölü dipte 3 milyar tondan fazla hidrojen sülfür ve metan yoğunlaşmıştır.
Bu özellik – suyun alt katmanlarında hidrojen sülfür bolluğu, 1927 yılında kaydedilen nadir ve tehlikeli bir fenomene neden oldu.
Bildiğiniz gibi, metan ve hidrojen sülfür yanıcı gazlardır ve güçlü konsantrasyonlarda kendiliğinden yanabilirler.
Haziran ve Eylül 1927’de yüzeye yerel gaz çıkışları vardı.
Karadeniz’deki hidrografik istasyonların gerekli ekipmanı yoktu, bu yüzden araştırmacılar gerçekten şok olan görgü tanıklarının hikayelerine güvenmek zorundalar.
Yüzeyde birkaç güçlü patlama kaydedildi, Kırım kıyılarındaki deniz kelimenin tam anlamıyla birkaç saniye yandı ve ateş şeridi etrafında su kaynadı.
Gazların derinliklerden çıkışına güçlü bir deprem (8 puan) eşlik etti.
Yıkımlar Yalta ve çevredeki kasabalarda ve köylerde meydana geldi, ondan fazla kişi yaralandı ve öldü.
Jeologlar, gazların Karadeniz’in altındaki litosferik plakaların hareket etmesinin bir sonucu olarak yüzeye çıkabildiğine inanıyorlar.
Kaynama nasıl ve neden oluşur?
Soğuktan!
Bu tür felaketler, neyse ki, çok nadirdir.
Bununla birlikte, denizin» kaynaması”, eşlik eden depremler ve yangınlar olmadan da gözlenir.
İronik olarak, şiddetli donlarda «kaynama» vardır.

Hava sıcaklığı -10 santigrat dereceye düşerse, bu yerlerde son derece nadirdir, o zaman suyun üstünde buhar vardır.
Kabarma ile birlikte, bu bir «kaynama ” izlenimi verir.
Bu basit bir şekilde açıklanmaktadır. Karadeniz’in suyu kışın donmaz.
Yaz boyunca ısındıktan sonra, düzgün bir şekilde soğuması için zamanı yoktur. Ve eğer Don beklenmedik bir şekilde patlarsa, su yoğun bir şekilde buharlaşmaya başlar.
Dalgaların üzerinde, kaynar su kabının üzerinde olduğu gibi bir pus oluşur.
Bu fenomen, hidrojen sülfürün yakılmasından çok daha sık olsa da, yine de oldukça nadirdir ve yerliler ve ziyaretçiler arasında büyük bir ilgiye neden olur. Örneğin, 2021’in güçlü Ocak donları, sivastopol ve Odessa bölgesindeki suların «kaynatılmasına ” neden oldu.
Ağ, bu güzel ve nadir görülen manzarayı yakalayan çok sayıda fotoğrafa sahipti.

Bu yazıyi Yazarken Hatıralarımda öne çıkan bazı bilgiler :

Atalarım 3200 yıl kadar eski izleri Kerç Kırış Yani Giriş anlamı taşıyan Yeni Kale çevresinde Kurganlarda çıkan ziyanet eşyaları ve pişmiş toprak çanak çomlek izleri Feodosya ve Kerç Etnografik muze sergilerinde gördüm.


Kurgan Yanı Kurulmuş bir Anıt

Dip oda belki Boyut geçme kapısı başka bıtytta Dünyalara geçit kapısı…kim bilir. Mısır piramitlerin daha değişik versyonu

SONY DSC

Atalarımızın Antik Giyisi türleri





Kryım Bahçesaray



Tabi Yeni Kale surlarını gezme fırsatı bulunca ataları ruhları Şaad olması dileklerimle hayran kaldım.
3200 yıl önce Krım yarım adasında yaşamış yazıtlarda İskit ve Kryımçak adı ile yaşamışlar daha sonra Hazar Türkleri etkisi altında kalınca Kryımçak İskitlere – Tatar ismi vermişler. Tatar anlamı hızlı at kullanan cesur savaşçı ve öncü haberci anlamı taşır.
Zaman içinde Kryım Tatarı olarak adlandırılmışlar. Kryım İskitleri Kara Denizi çok iyi kullaniyorlarmış. İzleri Kerç Yelta Feodosya Odessa çok izler bulmak mumkün.
Hacı Bey Bugun Adı Odessa
Karadeniz mucizesi.
Şehir altı KAlker taşı Peynir gibi Kesilebilinen ve hava alınca taş a dönüşen İnşaat Kale ve ya ev yapımında duvar malzemesi.
Odessa Yer altı Şehiri

Dünya Stand-on-end paradoksu veya “Helio centrism – Güneş merkezcilik”

Helio centrism
Garip görünecek, ancak Güneş-Heliocentrism sistem içinde Dünya yeniden Cennett olması gerektiği görüşü konu hakında birçok bilgi sahibi fikri olanların garip ve skandal gibi görünecektir ve belki yazı hakında çılgınca bir fikir ve kısa beyni yındı galiba? Soru çıkabilir belki?
Hayır, ne yazık ki, kimsenin Beğini yanmadı durmadı.
Kimse Umut etmesin.
Her Şey yolunda.

Genellikle Dünya Güneş etrafında döndüğüne inanılmaktadır.
Evet öyle.
Fakat soru Güneş Çok Büyük Isı merkezi sabit duriyor ve etrafında Güneşten çok çok Küçük gezegenler onun etrafında dönüyor ve bir titreşim ve ses dalga akort içinde haraket ediyor?
Güneş Sade Çok Işık ve parlak olması çevresinde gezegenler dönme sebeb olabilir mi?
Güneş – Işık vermekle birlikte Mekanik ve Çekim gücü ile çevresinde diğer gezegenleri yanına ve etrafına çekmiş adeta bir şölen içinde Güneş sistem gezegenleri etrafında dönüyor.

Güneş’i sadece mekanik dönüşün değil, daha fazlasının merkezi olarak kabul etmeyi isteyen Güç aslında Oyunu Kuran Evren!

Herkes Dünya’nın Güneş’in etrafında elipsoid yörüngesinde döndüğünü bilir.
Ve Güneş ve tüm Güneş sistemi Samanyolu galaksisinin merkezinde bir yerde belirli bir şartlı merkezin yörüngesinde dönüyor – bu bir Varsayımsal olarak ifade edilir kanıt ve gören olmamış.

Enteresan bu sistem ortasında merkezinde Bir Kara delik vardır.
Bir ve ya hatta iki kara delik ve buyuk enerji merkezi tahmin ediliyor.
Kanıt ve Gören var mı? Kim bilir…
Bir gün belki biri görür!
Samanyolu galaksisinin kendisi, Lanniakei Süper Yıldız sisteminin lümeninin içinde – buda bir varsayımsal konu!
Büyük Çekici’ye doğru yüzüyor ve ya sürükleniyor. Yine kim gördü ve ya biliyor ? Astroloji Varsayimı!
Yani, teori ve doğruluğu pratik faydalara dayalı, ve ya pragmatik hususlara bağlı kalması daha doğru olur.
Sonunda dikte edilen hususlar, bir parça teori ve ekmek parası – ortak payda kendilerine ve bilime.
Yirminci ve yirmi birinci yüzyılın başlarında ataletle, bu meyve ve fayda yaklaşımı kullanılmaya devam etti, çünkü ilerlemenin ışıkları ve rezervuarları olarak adlandırılmak ve en önemlisi ana gezegenden para sağmak daha kolay ve yeni teoriler ortaya çıkmasına kapı açiyor.
Ama her güzel şeyin bir sonu olabilir.
Yaşadığımız Zaman iyi tarafını düşünerek yaşamamız gerekir!
Üzüntüsünü düşünelim! Bizden sonra Nesil Üzülmeyebilir ve doğruları netleştirir!

Elon MAsk İş bağımlısı! Devamlı İş hakında düşünür ve Harıka Uzay Programlar üretir! Elon Mask İyi ki var! Bir duman …ve Uzay Dragon ve ya SpaceX

Zamanımızın üzüntüsünü düşünelim. İş bağımlısı Elon Musk, Mars’ın keşfinin kolonistlerin dörtte üçünü öldürebileceğini öngörüyor.
Ama bu nasıl olur – hoş olmayan, fakat kaçınılmaz kurbanlar-öncüler.
Ancak bu kurbanlarla kalmayacak! Konu çok farklı ve doğal bir sonuç İnsan Uzaya gidecek metal taş toprak getirecek zenginleşecek – çok basit ve kolay gözükiyor! Fakat olanaklar ve gerçekler değişik olabilir – riskler sadece kaçınılmaz değil, aynı zamanda yine de anlamsızdır. Dünyadan Mars’a canlı olarak uçanlar için (umalım) kaçınılmaz olarak üreme yeteneğini kaybederler. İnsan üreme yeteneği Dünya Yer çekimi Radyason dozu oksijen miktarı sade Dünya ortamında yaratılmış…İnsan Dünya dışında yaşaması üremesi kendini geçinmesi için gereken hayatı gereksimleri sade Dünya ortamında verilmiş. Üretmesi toprak su gıda yağa sade Dünya ortamı musade eder…Yani Mars’a uçuş dönemi ve orada vardıktan sonra ne olacak kim bilir? Giden bilir! Giden var mı? Bilinmiyor! Belki giden dönen vardır! Bir sürü Astral seyahat edenler var.Tabi Onlar Evden gözlerini kapatarak Yıldızlarda gezer. Onlar ne kadar dogru uçmüş olabilirler? Kim bilir?
Elon Mask Mars ve Yıldızlara giden yolcuları sadece tek yönlü bir bilet kullanacaklar gibi gözükiyor.
Belki Uzay Roket değil Evden Astral gidebilen olabilir!
Mars Göçmenleri aynı zamanda zorunlu bir çocuksuz bir Hayat yaşamaya zorunlu olacaklar.
Ve bu tür Mars ve ya Başka gezegen kolonileşmeye Dünyalıların ihtiyaç duyduğunu ve ya keyfi gezilerini pek mümkün gözükmiyor.
Benzer şekilde, Dünya’dan Jüpiter’e, Satürn’e ve benzeri uçuşlarla.
Dikkat ederseniz zaten “Dünya’dan bahsediyoruz, Güneş’Ana Yıldız ve oraya gidecek meraklı ve hayalperez daha çıkmadı.
Heliosentrik Güneş Merkecilikten bahsediyoruz.
Dünyalı İnsan Şimdiye kadar, en büyük Dünya dışı hayali Dünya Satelit Ay’a ulaşabilme hayali ile her gece bakarak yaşiyorl.
Ve bu Ay seruveni daha başlamadı İnsan gidemedi! Neden – oraya gidep yerleşme ve geri dönme proje üretemedi.
Aya gitme bırakın Dünya etrafında eski uzay çopluğu toplama Proje bile yok. Neden yok? Kim Bilir? Elon Mask belki bilir!
Şu ana kadar gezegenin etrafında insanlar çöplerini bile toplayamiyorlar.
Bu da bir sorundur diyelim ki – sadece varsayalım! – veri ve benzeri sorunların çözüleceğini ve çözülecekken – dünyalıların beyhudelikten, sahtelerden, kirliliklerden, rahatsızlıklardan ölmeyeceğini; dejenere etmeyin, bozulmayın, demografik olarak çökmeyin.
Ve bir gün Elon Bey Dünya çevresinde atık çopleri toplatabilir ve yapmayacağından kimsenin şuphesi yok!
Diyelim ki buna inandık. Uzak evren, Dünyalıların en fazla 1-2 ışık yılı mesafede yaşadığı yer alacaktır.
Daha fazla mesafe, herhangi bir siyasi, askeri veya ekonomik yönetimi anlamsız kılar.
Basit iletişim bile 1-2 yıl içinde bu tür duraklamalarla son derece zor ve zamansız olacaktır.
Dünyalı İnsan kulu için en fazla gideceğei nokta – Orta bulut.

Yani, yine Dünya’dan uzaklıkla ilgileniyoruz. Güneş’ten değil. Yani, uygulama ilginç ve sadece coğrafi mesafe, jeo-merkezcilik.
Ve helio-centrism sadece uzay seyrüseferinin yararınadır, Samanyolu’nun sonbahara yakın bölümü boyunca uzay kıyıları. Ve ilgi alanlarının merkezinde hala yerli limana olan mesafe olacak – Dünya gezegeni. Tabii ki, ışık hızından daha hızlı hareket ederek problemler harika, ama tamamen varsayımsal Bilgi iletişimini ışık hızının üzerindeki hızlarda gerçekleştirmek mümkün olana kadar – konuşma boş ve anlamsızdır. Böyle bir olaydan önce yaya olarak Ay’a gitmekten daha fazladır.
Evet NASA Astronotu Can sıkıntısında bir Efes Açmış durumda – Hafta sonu Uzay gezisi

Ve son bir şey daha.
Uzayın bile keşfi, insanların hem maddi hem de bilimsel kaynakları yoğunlaştırmasını gerektirecektir.
Aynı zamanda ana konu – idari konsantrasyon ve topluluklar ve ideolojiler topluluğu ortak haraket etme zorunluğu ortaya çıkacak. Birlikte bir çok zorlukları açabiliriz – Avrupalısı Asyalası Afrikalı Australyalı Andarktidalı Arktikli ve bilmediğimiz uzaylı ve ya başka evrenlerle birlikte hayatta kalabiliriz…Belki…Kim bilir?
Bu olmadan, ne bilimsel ne de lojistik sorunları çözmek mümkün olmayacaktır.
Ve bu tür çözümler sadece Dünya Merkez Yönitimi ile mümkündür … Global Dünya İdaresi
Global Dünya Evren İdaresi – UN – Birleşik Milletler Yeni Uzay Programlı olanı.
kaynak https://www.davidrumsey.com/luna/servlet/detail/RUMSEY~8~1~292156~90064301:The-Milky-Way–National-Geographic

P.S.
Güneş olduğu gündüzler çok eğlenceli oluyor.
Eski günlerde Amazon’ile ilgili bir belgesel izlemiştim – bir ilkel kabile ile ilgili bir şov izlemiştim ve hatıralarımda, oradaki insanlar her gün batımından sonra bir daha asla gün doğumu olmayacağından korkuyorlardı.
İnsanlar on kişilik gruplar halinde topluca “korku” dairelerinde toplanırlar ve gün doğana kadar nöbetleşe daire içinde dönerlerdi.
Onları hatırladıkca Güneşin ve Gündüz olamnın kıymetini daha çok anliyoruz.
Bu yazıdan sonra o Amazon Kızılderilleri daha çok anlamaya başlamak gerekir – Güneş olmasa karanlık soğuk canlı kalmayacak bitki ve çevre bitecek
Kaynak :

Paradoks sona erdi sonunda durdu!

Paradoks
Paradoks, görünüşte doğru olan bir ifade veya ifadeler topluluğunun bir çelişki yaratması veya sezgiye karşı bir sonuç yaratmasıdır. Çoğunlukla, çelişkili gözüken sonuç veya sonuçların aslında çelişkili tarafları vardır.
Paradoks teriminin karşılığı olarak Türkçe’de yanıltmaç, çatışkı ve çelişme sözcükleri de kullanılmaktadır.
Ayrıca kendi içinde çelişen veya tam tersi şekilde sonuç olarak doğru olan fakat absürd veya çelişkili gözüken bir ifadeye (veya ifadelere/ifadeler bütününe) de paradoks denmektedir.
Kökleşmiş inanışlara aykırı olarak ileri sürülen düşünce olarak da tanımlanabilir.
Paradoksların Özellikleri
1- Çok mantıksız görünen, aslında çok mantıklı bir değiştir.
2- İki doğrunun veya yanlışın çelişkisidir.
3- Paradokslar ilginçtir.
4- Paradokslar eğlencelidir.
5- Paradokslar öğreticidir.
6- Paradokslar şaşırtıcıdır.
7- Paradokslar zihni açar.
Sözlükte paradoks ne anlama gelmektedir ?
1- Aykırı düşünce.
2- Çelişki.
3- Düşünceler arasında tartışmaya açık, kesin bir yargı içermeyen karşıtlık.
Kaynak: http://matematikci-blog.blogspot.com/2012/07/paradoks-nedir.html